Ne düşündüğünüzü biliyorum! Kesinlikle ilginç ve az bilinen, çoklu alan kesişmesinden doğan ve büyük ihtimalle geleceğin konusu bir yazı okuyacağınızı düşünüyorsunuz.
Bu yazının konusu öyle bir konu ki, bu konuda herşey bir yanılsamadan öte değil. Geleceğe ait olduğunu düşündüğünüz sualtı şarap turizmi ise geçmişte çoktan denenmiş. Herkesin bildiği gibi “güneşin altında yeni bir şey yok”’muş. Yoksa var mı dersiniz?
Dipteki kabarcık şeklinde bir deyim var aklımda, acaba nereden aklımda kaldı? Bu yazıda ise dipteki şarap depolamalarını ve bunu yapan şaraphaneleri kısaca inceleyeceğiz.
Sualtı şarap turizmi deyince insanın aklına iki şey geliyor. Biri dipteki korsan hazinelerini anımsatarak başlayıp lüks şarap sunumuna giden bir vizyon, diğeri ise sualtında depolama gerçekleştirmek ve bu depolamaya istenilen zamanda erişebilmek. Kesişim kümesinin ilk fikrini çoktan anladınız. Herkesin yanlış olduğu konu sualtındaki şaraplar! Şarap alanı kendi içinde çok özel bir alan ve ben bu alanın uzmanı değilim. İşin komiği şarap üreticileri veya gurmeleri ise sualtı alanında uzman değilmiş. Bunu nereden öğrendiğimi soracak olursanız, bu yazıyı sizlere sunabilmek için gerçekleştirdiğim araştırma sürecimden öğrendim. Ama bu insanların kesinlikle bildiği bir konu varsa o da şarabı depolamak ve tatmak. Peki bu fikir ne kadar zamandır güneşin altında?
Sualtı şarap depolaması özetle genellikle metal bir depolama aracını iskelet ya da kafes şeklinde imal ederek şarapların bazen bir ekstra mantar koruyucusu ile sualtında yaşlandırılması şeklinde gerçekleştiriliyor.
İnceleme -1 New York Times’ın Selamı var! Şarap Balıkla İyi Gidermiş Diyorlar

İncelemek isterseniz yazının orjinal linki
Denk geldiğim New York Times makalesine göre hem şarabı ünlü hem sualtı dünyasında öne çıkan İtalyanlar bunu ilk olarak 2008′ de düşünmüş. Görünüşe göre bu fikir uzun zamandır güneş ışığının altında bekliyormuş ve birazdan da göreceğiniz üzere sıklıkla yeniden keşfedilmiş.
Bu makaleyi eğer bu ilginç sualtı kesişimi ilgini çekiyorsa kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Çünkü bu alanda gerçekten farklı fikirler var ama herkes vurucu noktanın sadece şişenin bardağa dökülmesi konusunda olduğunu düşünüyor gibi. Ben ise hem fikir değilim.
İlk vizyoneremizin hikayesi, 1978 yılında Bisson isimli bir şaraphane açan Piero Lugano, 2008 yılında İtalya Tarım Bakanı ile bu çılgın fikrini konuşarak başlamış. O gün 63 yaşında olan Lugano, Tarım Bakanı’nın bu fikri beğenmesi ile sonrasında Genoa Üniversitesi’nden bilimsel dalgıç akademisyenler ile bu fikri incelemeye başlamışlar. Şaşırmayacağınız üzere akademisyenlerin ilk tepkisi bu iş olmaz olmuş. Akademisyenlerden Dr. Fanciulli “sualtına daha cam şişeleri koymaya değil, oraya gidecek cam şişeleri azaltmaya çalışıyoruz” demiş NYT makalesine göre. Sonrasında genç biliminsanlarının heyecanı ve bu proje ile sualtındaki canlılığa dikkat çekebilme şansı ve onların analizine göre sualtındaki dengeye hiç bir etkisi olmayacağı sonucuna ulaşarak bu projeyi uygulamaya koymaya karar vermişler.
2009 yılı Mayıs ayında, “pas dosè” olarak anılan şeker eklenmeden yapılan yöntemle üretilmiş 6500 tane 2008 yılında üretilmiş köpüklü şarabı (sparkling wine) paslanmaz çelik iskelete sahip depolama araçları içinde, Cala degli Inglesi olarak bilinen bir koyda 200 feet derinlikte (60 metre) depolamaya başlamışlar.
O dönemde ilk defa yapılmış bu proje için kimsenin sonucun nasıl olacağına dair bir tahmini yokmuş.
13 ay sonra sonuçları görmek için denizden çıkarıldıklarında, deniz üzerinde negatif bir etki gözlemlenmemiş, hatta depolama iskeletinin ve cam şişelerin üzerinde bir çok deniz hayatı oluştuğu gözlemlenmiş.
New York Times makalesinde bide bu video eklenmiş. İncelediğimizde Kirby Morgan giyen endüstriyel başlıklı dalgıçların şarapların çelik depolama kafeslerini yerleştirmelerini ve sonrasında çıkarma sahnelerini görebiliyoruz. Scuba sistemiyle dalış yapan ve profesyonel kameralarla çekim yapan dalgıçlarda bulunuyor. Bence en ilginci çok garip bir görünüşe sahip bir ROV’ u da görüntüleme için kullanmış olmaları. Şarapların bu aşaması için seçilmiş endüstriyel dalış şirketinin adı Drafin Sub’ mış.
Bir endüstriyel dalış için oldukça sıradan bir iş günü olsa da eminim ki sonuçlarını herkesin ilgiyle beklediği bir proje olmuştur.
Kafesleri geri çıkardıklarında, bir çok deniz yaşamının üzerlerinde yer attiğini görmüşler. Yosunlar, algeler, deniz yıldızları, karidesler, midyeler gibi bir çok canlı bu kafesleri evi edinmiş. New York Times makalesinde bunu deniz için pozitif bir izlenimle sunmuşlar. Ama kafeslerin indirilmesi ve çıkarılması sahnelerinde gördüğümüz üzere deniz yaşamına kısa süreli bir rahatsızlık verilmesi söz konusu. Genoa Üniversitesi’nden bilimsel olarak yardım aldıkları için, bölgenin deniz yaşamının kafesin indirilmesi ve kaldırılması sırasında zarar görmeyecek bir bölge olmasına dikkat ettiklerini düşünüyorum.
Bu makelede şarapta bir tat farklılığından ya da ekstra özel yöntemlerden bahsedilmemiş ama oldukça ilginç bir alanın başlangıçlarından sayılabileceği kesin. Birazdan inceleyeceğimiz ikinci makalemize bakarak söyleyebiliriz ki Akdeniz bölgesinde bu fikrin ilk kimden çıktığını söylemek güç, ama kesinlikle bir kitlesi var. Ve herkes kendi deneyini gerçekleştirmekten çekinmemiş.
İnceleme -2 Wine Fooly

İncelemek isterseniz yazının orjinal linki
2008 yılında Dünya’nın başka bir yerinde, Los Angeles’ta gerçekleştirilen tadım etkinliğinde ise sualtında yaşlandırılmış şaraplar sunulmaktaymış. Sıradaki bahsedeceğim makalenin yazarının o günkü patronu etkinlikte bu şaraplara oldukça şaşırmış ve bir şişe alarak onunla denemek üzere getirmiş.
Bu şaraplar Raul Perez tarafından, o gün için “Sketch” markası ile üretilen şaraplarmış. İspanyanın, Pontevera şehrinde Dena bölgesinde bulunan şaraphanesi aynı zamanda denize de oldukça yakınmış.
Bu şaraphane, diğerlerine göre farklı bir yaklaşım içinde sualtında bekletilmesini gerçekleştiriyormuş. Şarabın yapımı tamamlandıktan sonra sadece 60 gün sualtında 30 metre derinlikte bekletiyorlarmış.
Bu iki makalede de sanırım şarap şişelerinin kafes içerisine yerleştirilme şekillerinden dolayı, şişelerin akıntıyla beraber hafifçe sallandığını ve bunun şarabın içindeki tortuyu hareket halinde tutarak aslında bir yarar sağladığından bahsetmişler.
2012′ de yayınlanmış bu Wine Folly yazısında sualtın şarap yaşlandırma yapan markaların bir listesindende bahsedilmiş, bu kadar çok marka görmeyi beklemediğim için o listeyi buraya da ekliyorum. Hala aktif olarak bu tekniği kullanıp kullanmadıklarını veya markalar üretime devam ediyor mu bilmiyorum.
“Bisson Abissi Prosecco from Liguria, Italy
Raul Perez Sketch from Dena, Spain
Château Champ des Soeurs et l’Abbaye Sainte-Eugénie in Fitou, France is a white Corbieres with a synthetic cork by Nomacorc
Louis Roederer (the makers of Cristal) sunk a lot of champagne in the Bay of Mont Saint-Michel in Normandy, France where temperatures maintain an even 50° F
Chateau Larrivet Haut-Brion experimented aging a 56 litre barrel of Bordeaux in the Bay of Arcachon calling it “Neptune”
Gaia Winery on Exo Gonia Island in Santorini, Greece
Henri Maire from Arbois, France has submerged wines in an ancient underwater Abbay in Lake of Vouglans, France’s 3rd largest man-made lake
Mira Winery aged their Napa red wines for 3 months in Charleston Harbor, South Carolina”
Wine Folly makalesinde sadece beyaz ve köpüklü şarabın sualtında yaşlandırıldığının bilindiği yazıyor. Ama ilerleyen kısımlarda göreceğimiz üzere bugün aktif olarak üretim ve satış yapan “Underwater Wine” (Sualtı şarabı) markası kırmızı ve beyaz şaraplar üzerinde sualtında yaşlandırma sürecinden yararlanıyor ve bunu bir marketing taktiğine dönüştürmüşler.
Wine Folly makalesinde kaynakça olarak belirtilen yazıları da okuduğumda hem Wine Foly de hem de ikinci bir kaynakta şişelerin mantarını korumak için herhangi bir önlemden bahsedilmiyor. Bunu belirtme sebebim ise araştırdığım kaynaklardan birinde mantarların tuzlu sudan etkilenmemesi için ek önlemler alındığına denk geldim. Ayrıca kaynakça kısmında belirtilen bu blog yazısında tadım sırasında hafif tuzluluk fark edildiği yazılmış. Bu şişenin dış kısmı denizden çıktıktan sonra temizlenmediyse, şarap dökülürken hafifçe dış kısmı ile ettiği temastan ortaya çıkan bir etki olabilir, şişenin dışı üzerinde deniz canlıları oluşmuşsa etrafa oradan yayılan bir koku olabilir veya genel olarak sadece bir psikolojik hayali beklenti olarak yorumlanabileceğini düşünüyorum. Genel olarak normal yöntemler ile arasında belirgin bir farktan hiç bir yerde bahsedilmemiş ama herkes farklı bir sonuç alabilme umuduyla denemiş.
2008 yılının Haziran ayında yazılmış bu yazıda gördüğümüz üzere Fransız Louis Roederer, 15 metre derinliğe (o derinlikte su sıcaklığı 10 derece celcius’muş) şampanya indirmeye ve bir yıl boyunca orada tutmaya karar vermiş. Genel olarak sualtının soğuk olması ve akıntılardan dolayı hafifçe sallanacak olmasını avantaj olarak görmüş.
Bu yazıda ismi verilmemiş Fransız şarap üreticilerinin görece çok daha uzun soluklu bir deneyi anlatılmış. 2008 Mayıs ayında yazılmış bu yazıda toplam şişe sayısı yazılmamakla birlikte yaşlandırılacak derinlik için 60 metre seçilmiş. Her 20 yılda bir 24 adetini yüzeye getirip deneyerek üzerlerindeki etkileri gözlemlemeyi hedefleyerek deneyin sonununu 2055 yılı olarak belirlemişler. İlginç kısmı bu yazıda 20000 şişenin farklı bekletilme koşullarında etkileri görmek adına bir önceki yıl (2007) dünyanın farklı yerlerine dağıtıldığı ve bir kısmının kutuplarda -40 celcius’ta bekletildiği yazıyor. Şarapları ilginç koşullarda bekletmek sadece sualtıyla alakalı bir kesişim noktası değilmiş anlaşılan.
İnceleme -3 Wine Cellar

İncelemek isterseniz yazının orjinal linki
Tüm yazılar arasında en teknik olarak dolu olanı sıradaki yazımız. Şaraplar için bekletilmenin en iyi 12–14 derece celcius civarlarında olduğu için sualtınında doğal olarak bu dereceleri sürekli ve görece stabil olarak sunduğu için ideal bir ortam olduğundan bahsedilmiş. Bu yazıda aynı zamanda artan basıncın şarabın yıllanmasını hızlandırdığından bahsedilmiş. Ama 2024’te yayınlanmasını göz önüne alarak bakınca bunun teorik bir bilgi mi yoksa yapay bir arkadaşın önerisimi emin olamıyorum. Diğer tüm kaynaklarda bu şekilde bir belirgin farktan hiç bahsedilmemişti.
Bu yazı bize sualtında şarap yaşlandıran 3 şaraphane örneği sunuyor:
Hırvatistan’daki Edivo Vina markası, sualtında şarap yıllandırma konusunu başka bir boyuta taşımıs. Şarapları denize indirirken bunu Roma şarap yöntemi olan amfora adı verilen o eski seramik şarap şişelerinde yapıyorlarmış. Deniz şarabı olarak hitap ettikleri bu şaraba oldukça özel bir isim vermişler, Latince Navis Mysterium (The Sea Mystery), türkçe hali “Deniz Gizemi”.
Dünyanın bir diğer ucunda, California’da ki Napa Vadisi’nde Mira şaraphanesi, Neptün projesi olarak bilinen “Aquaoir” deneyine 2013 yılında başlamış. Amerika’da sualtında şarap yaşlandıran ilk şaraphane olduklarını iddia ediyorlar. Charleston Limanı’nda 18 metre de 3 ay beklettikleri şarapları 2013 Temmuz ayında öncelikli olarak kendi kulüplerinin üyelerinden başlayarak satışa sunmuşlar.
Daha da ilginci diğer ilgilenen şarap hanelerin böyle bir projeyi nasıl yapabilecekleri hakkında bir blog yazısı yazmışlar. Fiyat olarakta 12 şaraplık bir kafesin tamamı için 2200$ dolar ve bir sualtında yaşlandırılmış bir de karada yaşlandırılmış ikili setler için 500$ fiyat belirlemişler.
İnceleme -4 Avrupalılar durmazda Çinliler durur mu? — Sea Floor Storage

Üreticinin resmi sitesi ve hakkımızda sayfasının linki
2015 yılında Golden Times Winery tarafından kurulan Sea Floor Storage projesi, Baltık Denizi’nde batan bir geminin içindeki şarapların hikayesinden bu konu hakkında ilk kıvılcımı almalarıyla başlamış. Dünya’ya bakınca çok az deniz tabanında şarap yaşlandırma projesi olduğunu ve hiç birinin kendi ülkeleri olan Çin’de üretilmediği için bu konuda bir girişim yapmaya karar vermişler.
Penglai bölgesinde bulunan şaraphane, dünyanın önemli üzüm kıyı şeritlerinden biri olarak, kaliteli üzüm ve kıyı özelliklerini vurgulamak için bölgenin deniz kaynaklarını kullanmaya karar vermiş. Şarabı bu şekilde yıllandırarak Çin’in sualtı şarap turizmi endüstrisi pastasından bir parça almaya karar vermiş. Bu Çin için bile yeni bir atılım sayılmış.
Ekip, su sıcaklığı, okyanus akıntıları, dalgalar, su derinliği, hava durumu ve diğer faktörler gibi veriler üzerinde araştırma yaparak ve çok sayıda veri analizi ve testinden sonra geliştirdikleri depolama araçları ile projeyi başlatmışlar ve deniz tabanında depolanmış şaraplarının ilk serisini 2018 yılında piyasaya sürmüşler.
İnceleme -5 Sualtı Şarabı — Underwater Wine

Resmi sitelerinin linki
Aktif olarak satış ve üretim yapan diğer projelerden bir tanesi ise Karadağ (Montenegro) lokasyonlu Sualtı Şarabı markası. Benim dikkatimi ilk olarak çeken noktaları şaraplarının mantarlarını “sealing wax” olarak belirttikleri bir tür mum tarzı mühürle kapatmaları. Bunun deniz canlılığının mantar üzerinde oluşmasını engellemek için yaptıklarından bahsetmişler.
Gayet ilgi çekici bir site ve tanıtım videoları sunmakla birlikte, projeleri hakkında çok fazla detay sunmamışlar. Ama sitelerinin blog kısmındaki marketing odaklı yazıları gayet ilgi çekici ve yükselişte olan bir marka olduklarını gösteriyor.
Ek olarak şaraplarının tanıtım metinlerininde belirtildiği üzere akıntıların daha güçlü olduğu yerlerde şişelerin üzerinde daha az deniz yaşamı oluştuğu gözlemlenmiş.
SUALTI ŞARAP SERGİSİ Mİ? Uydurma be adam!
Yazının ve bu konuda bilinen bilgilerin sonuna ulaşmamızla birlikte yapay zekanın da bana verdiği yetkiye dayanarak kesişim noktalarının en uçlarındaki vizyonlardan birini daha paylaştığım noktaya geldik.

Dalışlarımdan birinde sualtı müzesi olarak anılan, sualtına heykel gibi sanat figürlerinin sualtına yerleştirildiği dalış noktalarından birine dalma şansım olmuştu. O dalışı gerçekleştirilmeden önce yapay dalış noktaları oluşturulmasını öğrendiğimde böyle bir şeyin kesinlikle yapılmış olması gerektiğini düşünmüştüm. Zaten düşününce kolay ulaşılabilen ve insan üretimi figürler içeren dalış noktalarının çoğu yapay dalış noktaları.

Yapay dalış noktaları oluşturmayı zaten biliyorsak, sualtında şarap yaşlandırma da kendi içinde topluluğu üzerinde bir çekim etkisine sahipse neden bunu hem öncesi, hem zirve anı, hem de sonrası olan geniş zamanlı bir etkinliğe dönüştürmeyelim?

Özellikle tarihi bizim ki gibi oldukça derin bir ülke için. Hayal ettiğim sergi, bu topraklardaki şarap kültürünü kısaca anlatan metal tabelalar ve arkalarında herhangi bir insan müdahalesi riskine ve tabi ki denizin yıpratıcılığına maruz kalacağı için ona göre görsel olarak hazırlanmış tarihsel temsil figürleri ve en sonunda temsili şarapların bekletildiği kafesler ile çok ilgi çekici ve uluslararası ilgi çeken bir dalış noktası ve çok efsane bir deneyim turu oluşturulabilir diye düşünüyorum.
Eee Data Centerlar ile Kesişim Nerede Diye Soracak Olursanız…
Bazı kadın vizyoner girişimciler ve Microsoft gibi şirketler, aynı bu şaraplar için geçerli olduğu gibi data centerlarını sualtında depolama fikrini deniyorlar. Şaraplarla data centerların bir ortak kesişim kümesinde buluşabileceği kimin aklına gelirdi? Bu da başka bir yazının konusu. Spoiler alert, sanırım bu fikir tutacak.


