Endüstriyel dalış dünyasına yeni girenlerin veya ülkemizde endüstriyi derince bilmeyenlerin daha önce duymamış olması büyük olasılık. Türkiye’de ki endüstri hakkında biraz bilginiz varsa “Metear Denizcilik” ismini duymuş olmanız da bir ihtimal. Peki Aret Hovagimyan kimdir ve sualtında geçen bir ömürün gerçek değeri nedir?

Aret Hovagimyan, dalışı Deniz Kuvvetleri’nde bir ikinci sınıf dalgıç kursunu tamamlayarak öğrenmiş, sonrasında arkadaşlarıyla kendi şirketlerini kurarak uzun süre özel sektörde Metear Denizcilik firmasıyla bir çok proje yapmış ve 2021 yılında vefat etmiş eski ve akıllı bir dalgıç. Türkiye’de endüstriyel dalış alanında yazılmış ilk biyografiye sahip. Emin değilim ama Türkiye’ de endüstriyel dalış alanında yazılmış ve satışa çıkarılmış ilk yazılı kaynakta olabilir aynı zamanda.
Otobiyografisinin adı “Sualtında Geçen bir Ömür”. Şu an bile birçok kitap satış sitelerinden kitabı temin edebiliyorsunuz, ki ülkemizde bu konuda yazılı kaynak olmamasından dolayı bence böyle bir kitap tüm dalgıçlar için değerli bir koleksiyon parçası sayılır. Kitap, liseden mezun olduktan sonra dalış ile tanışmasından başlıyor ve hayatının sonuna kadar birçok anısını kendi kalemiyle anlatmasıyla devam ediyor. Ben bu kitapla, bir başka sağlam dalgıcın bana önermesiyle tanıştım. Açıkçası kapağa bakınca içindeki bilgiler konusunda ipucu veren tek şey başlıktaki “sualtı” kelimesi. Aynı zamanda kitabın içindeki dalgıç fotoğrafları bile sayılı. Fotoğrafların çoğu, kişi veya gemi fotoğrafları. Arka kapağı da aşırı sade ve içeriği hakkında bir ipucu vermiyor. Bunlarda demek oluyor ki eğer bu kitabın içi hakkında bir fikir edinmek için normal bir şekilde incelerseniz içindeki tüm bilgiyi kaçırırsınız. Kitap sıra dışı bir konuda, benzeri henüz bulunmayan bir formatta yazılmış. Doğal olarak bazı artıları ve eksilere sahip bu yüzden. Yoğun denizcilik temaları da içermesine ve aslında çok daha büyük bir hedef kitlesine hitap edebilecek olmasına rağmen, eğer bu kitabı gözüme sokan bir dalgıç olmasaydı hayatım boyunca fark etmeyebilirdim büyük ihtimalle.
Kitabı okumaya başladığımda ise içinde başka türlü bulamayacağım bir dolu bilgi, ilginç bir hayat hikayesi, döneminin dalış düzeyi, Atatürk’e kadar uzanan efsaneler içerdiğini ve Aret Hovagimyan’ ın döneminden çok daha ileride (hatta karşılaştırınca şu anın bile yarısından daha ileride olabilir) bazı şeyleri düşünebildiğini gördüm. Sonrasında Aret Hovagimyan’ dan kesinlikle bahsetmem gerektiğine karar verdim.
Aret Hovagimyan, İstanbul’ da doğmuş. Sainth Joseph Lisesi’ni bitirmiş. Liseyi bitirdikten sonra ailesine destek olmak için özel ders vermeye başlamış. Aynı sırada da zorunlu askerlik görevi için celp başvurusunda bulunmuş ama kontenjan doluluğundan bir sonraki döneme ertelenmiş. Bir gün bir arkadaşı ile karşılaşmışlar ve konu askerliğe gelmiş. Arkadaşı Türk Balıkadamlar Kulübü (TBK) üyesi olduğunu, dalgıçlık kurslarına katılıp alacağı bröve ile askerlik şubesine başvuracağına ve bu sayede askerliğini İstanbul Çubuklu Dalgıç Okulu’nda yapma şansı olduğundan bahsetmiş. Bu fikir Aret Hovagimyan’ın kafasına yatmış ve TBK kursuna kaydını yaptırmış.

İlk dalışını TBK kursunda grup olarak 40 metreye yapmış. Bugünün dalış bilgisiyle herhangi biri o satırları okuduğunda eminim ki ağızı açık kalır, ki kendisi de zaten eğer dalış sırasında 40 metre olduğunu bilseydim heyecanlanıp bir kazaya yol açabileceğinden bahsetmiş. Türkiye’de geçmiş boyunca hem rekreasyonel, hem endüstriyel dalış üzerinde Deniz Kuvvetleri çıkışlı askeri dalgıçların azımsanamayacak bir etkisi olduğu ortada. Aret Hovagimyan’ın hikayesi de aynı şekilde başlıyor. TBK Kursunu başarıyla bitirmiş ve brövesini almış. Askerliğini, İstanbul’da yapma şansına erişmiş, birbirinden efsane askerlik anılarını sahip olmuş ve elinden geldiğince özel derslerini vermeye devam etmiş. O dönem lise ve kolej mezunları, askerliklerini yedek subay olarak yapmaya hak kazanmışlar.
Askerliği bittikten sonra arkadaşları Teoman ve Metin ile buluştukları bir gün sıradan bir konuşma sırasında “Me-Te-Ar Denizcilik” şirketini kurmaya karar veriyorlar ve Türkiye’de alanında tek olan bu kitabın ilk kıvılcımı orada çıkıyor. 60 yıl boyunca birbirinden zorlu operasyonlar tamamlıyorlar. Bu süre boyunca Rahmi Koç’tan, Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler.” dediği istimbota kadar bir çok ilginç anılar biriktirmişler.


1984 yılında kendi sektöründeki firmaları temsil etmek ve sektöre yarar sağlayabilmek için Deniz Ticaret Odası’nın yönetim kuruluna katılmış. Kitapta 2018’ de görevini bırakırken yazdığı yazı da yer alıyor, bu yazının özellikle vurucu olduğunu düşündüğüm bir kısmı var;
“Meslek hayatımdaki birikim ve tecrübelerimi, sektörüm adına paylaşmaya amade olduğumun bilinmesini isterim. Zira bizim mesleğin kitabı olmadığından yapbozla öğreniliyor. Bizler bedelini ağır ödedik gençler de ödemesin.”
Endüstriyel dalış dünyası hakkında doğru düzgün neredeyse hiç kaynak olmadığının hele Türkçe hiçbir şey olmadığının farkında olması ve bunun bu şekilde devam etmemesi için kendi otobiyografisini yazarak ilk adımı atması bence müthiş bir hareket. Bu konuda şu ana kadar sektörün geri kalanından başka bir devam hareketi gelmemiş, doğal olarak meşaleyi daha uzağa taşımak bir çok konuda olduğu gibi yine gençlere, yani daha doğruların nasıl yapılacağını öğrenmeye çalışan, öğrenme süreçleri devam ettiği için doğal olarak henüz limitleri ve gelenekselleşmiş yanlışları öğrenmemiş, yarınları oluşturacak kişilere kalmış. Yoksa sektörün eskilerinden de bir devam hareketi gelir mi dersiniz? Umarım gelir.
2009 Yılında SULİM – Sualtı Liman İnşaatçıları Kooperatifi adında bir oluşum kurmuşlar. Şirketler arası iletişimi dayanışmayı sağlamayı, bir de o dönem bir sorun sayılan kullandıkları deniz taşıtlarının barınma sorununu çözmeyi hedeflemişler. Zamanında bu konuda ki uğraşları, dönemin Deniz ve İç Sular Genel Müdürü tarafından Tuzla Marmados Koyu’nun onların barınma yeri olacağanı söylemesi sonucunu getirmiş. Ama bugün Tuzla Marmados Koyu’nu, Tuzla Marina olarak biliyoruz. Piri Reis öğrencileri iyi bilir orayı.
2019 yılında SULİM yönetimi kapatma kararı vermiş. Bugün gelişmiş ülkelerde ADCI ya da IMCA gibi kuruluşlar, standartları ile şirketleri kısmi olarak bir noktada buluşturmaya başarmışsa da, onların standartlarının hala geliştirilmesi söz konusu. Ülkemizde ise daha sonra yine benzer bir endüstriyel dalış şirketlerini buluşturma denemesi olmuş. Şu an sektör içinde yüksek bir sese sahip olduklarını duymadım ama haklarında fazla bilgiye ulaşabildiğim de söylenemez. İleride bu iki deneme hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirsem artılarını ve eksilerini inceleyen bir yazı yazabilirim. İlk bakışta SULİM kesinlikle daha iyi bir isme ve kapsama sahip olabilirmiş gibi geliyor ama incelemek lazım.
Hayatının sonlarına doğru şirketi yönetmeyi kendi ve ortağının çocuğuna bırakmaya karar vermişler. 2021 yılında pandemi dolayısı ile hayatını kaybetmiş Aret Hovagimyan. METEAR Şirketinin ofisi de moda da yer alıyormuş, Kadıköy-moda taraflarını sevenler belki nerede yer aldığını biliyor olabilir. Çünkü “Ayı” olarak bilinen pub-diskonun olduğu binada yer alıyormuş eskiden. Bugün ise şirket su altı faaliyetlerine devam etmiyor. Böyle bir hikayenin sonunun böyle olmasını bende beklemiyordum.